On bir yıl önce güneyde, küçük bir sahil kasabasına düşmüştü yolum. Mersin’in Aydıncık ilçesine üniversite okumak için gitmiştim. O zamanlar sadece bir bankanın bulunduğu, topu topu iki marketin, bir bakkalın olduğu; özetle çoğu şeyin ya bir tane ya da hiç olmadığı bir yerdi Aydıncık... Okulun son haftası, mezuniyet gecesi için kuaföre saçımı yaptırmaya gitmiştim.
Kuaförde, köşede duran askılıkta üç-dört gelinlik vardı. Gelinliklerin orada olması bana biraz ilginç gelmişti. Çünkü yaşadığım şehirdeki kuaförlerde gelinlik bulunmazdı. Saçımın yapılmasını beklerken, bir yandan da etrafa göz gezdiriyordum. Kuafördeki diğer kadınlar arasında yaşının küçük olduğunu tahmin ettiğim; yanında çok konuşan kadınların olduğu, sessiz bir kız dikkatimi çekti. Kendisine söylendiği üzere askıdaki gelinlikler arasından, sessizce kendine bir gelinlik seçti ve giyindi. Kız oldukça zayıf olduğu ve gelinlik de üzerine göre dikilmediği için giydiği gelinlik, kendisine epey bol durdu. Kızın, aynada duran kendi aksine bakışını gördüğümde çok hüzünlendim. Çünkü herkes bilir ki evlenecek olan genç kızlar, ömürlerinde bir kere giyecekleri bu giysi için aylar öncesinden gelin dergilerini karıştırır, tek tek moda evlerini gezer ve hayallerindeki gelinliği arar. Gelin adayları, kusursuz bir görünüm için istediği gelinliği kendisine göre diktirirken; bu genç kızın evlenirken giyeceği gelinliğinin; sadece 3–4 gelinlik arasından ve düğününe birkaç saat kala daraltılarak üstüne uyduruluyor olması yüreğimi burkmuştu…
Kuaför kadın, kızın üzerine göre gelinliği teğellerken; kızın bundan sonraki yaşamı acaba hep, başkaları tarafından ‘üstüne uydurulan bir yaşam’ mı olacak? diye düşünmekten kendimi alamadım.
gördüğüm bu ufak tefek ve sessiz kız, kendi eşini seçebilme özgürlüğüne sahip olabilmiş miydi acaba? Yoksa gönülden seçemediği eşiyle ve gelinliğiyle birlikte, bundan sonraki hayatı hep ‘üzerine uydurulmuş bir yaşam’ olarak mı devam edecekti?
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen unutmadığım, gördüğüm en hüzünlü gelin: Dile getiremesem de, o gün sana gönülden mutluluklar diledim. Umarım şimdi mutlusundur…
Figen Karaaslan
Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen unutmadığım, gördüğüm en hüzünlü gelin: Dile getiremesem de, o gün sana gönülden mutluluklar diledim. Umarım şimdi mutlusundur…
Figen Karaaslan
18.6.2007/ İstanbul