Disneyland parkları, eğlence kültürünün çok güzel bir halkası olarak ziyaretçilerine unutamayacakları anlar sunuyor... Ben de son derece etkilenmiş birisi olarak Disneyland'da geçirdiğim bir günü sizle paylaşmak istedim.

Bu yazıda Disneyland Paris hakkinda ulaşımdan içeride ne yenire kadar birçok konuda sizlere bilgi vermeye çalışacağım. Umarım dünyanın başka ülkelerindeki parklara da gider, oraları da anlatırım :)

Ulaşım
Paris merkezden Disneylan’a tren ile çok rahat gidebilirsiniz. Herhangi bir noktadan aldığınız en basit Paris haritasında bile Disneyland Paris’e ulaşım bilgisi yer almaktadır. Disneyland’a “Nation” tren istasyonundan 10-15 dakika aralıkla düzenli tren var. Yolculuk aşağı yukarı yarım saat kadar sürüyor. Ayrıca sabah saatlerinde de disneyland’ın kendi otobüsleri de rahat bir ulaşım imkanı sağlamakta. Otobüslerin hareket saatleri ve ücretleri için Disneyland’ın resmi internet sitesinde daha ayrntılı bilgi bulabilirsiniz. Fakat en ekonomik ulaşım tren ile, ayrıca sık olması da güzel bir avantaj. Sabah erken saatlerden gece yarısına dek gidiş ve dönüşte bu ucuz yolu tercih edebilirsiniz. Hatta akşam dönüşte tren tercih etmek daha mantıklı olabilir, çünkü otobüsler kapanış saatinden bir kaç saat önce hareket ediyor ve eminim son saniyeye kadar içeride kalmak isteyeceksiniz. Hatta kapatıyoruz artık diye sizi zorla dışarı da çıkartabilirler :)

Trenden indikten sonra zaten her yerde Disneyland tabelalarını göreceksiniz, kalabalığı takip etmek daha kolay olabilir tabiki, emin olun herkes oraya gidiyor.

Gitmeden Önce Yapılacaklar

Eğer esnek bir tatil programınız varsa herşeyden önce internetten haftalık programı kontrol edin.  Bazı günler özel gösteriler olmakta, bunları kaçırmayın derim. Ayrıca kapalı olan oyuncakları falan da sitede görebilirisiniz.

Öncelikle oyuncaklara binerken eşyalarınızı koyacak dolap vb gibi bir yer yok, yani sürekli yanınızda olması gerekiyor. Bu nedenle yanınıza hafif ve çok büyük olmayan bir sırt şantası almanızı tavsiye ederim. Zaten oyuncaklara çantanız ile binebiliyorsunuz. Ancak birçok oyuncak sizi everip çeviriyor, yerden yere vuruyor, defalarca takla attırıyor olduğu için fermuarlı, yani sağlam bir şekilde kapanabilen bir çanta alın yanınıza. Genelde ayaklarınızın altına aldığınızda sorun olmuyor. Eğer düşük maliyetli bir tatil hedefindeyseniz  tekrar konuya gireceğim ama yanınıza ekmek arası birşeyler, bisküvi, çikolata tarzı şeyler de alın. Bir de küçük bir pet şişe alabilirsiniz. İçeride yiyecekler biraz pahalı. Etrafta da birçok çeşme var ve suyu içilebiliyor. Pet şişenizi bittikçe doldurabilirsiniz, molalarda ya da sırada beklerken yanınıza getirdiklerinizi atıştırabilirsiniz. Saklamanıza gerek yok, içeriye yiyecek sokmak serbest.

Giriş ve Biletler

İlk olarak güvenlik taramasından geçiyorsunuz, çantanızı falan inceliyorlar. Daha sonra da biletler için ayrı bir sıraya girmeniz gerekiyor. Ama çok fazla gişe olduğu için pek sıra olmuyor. İçeride 2 ayrı park var: Walt Disney Studios ve Disneyland Park. İkisi için de ayrı bilet almanız gerekiyor. Ben 2012 yazında gittiğimde iki bilet için 70 euro vermiştim. Bu biletleri kesinlikle çok iyi koruyun, manyetik şerit içerdikleri için kırıştırmadan, yırtılmayacak şekilde muhafaza edin. İleride daha ayrıntılı olarak bahsedeceğim ama özellikle Fastpass alırken gerekli, ayrıca parklara giriş çıkışta mutlaka soruyorlar. Biletlerle birlikte size harita da veriyorlar, ancak 20 farklı dille hazırlanmış bu haritalarda Türkçe yok. Haritalarda bütün oyuncaklar hakkında kısa bilgi, restoranlar, yemek fiyatları, oyuncakların seviyeleri gibi bilgiler var. Ayrıca size günün programını da veriyorlar, bu programı çok dikkatli incelemenizi öneririm. Gün içinde farklı yerlerde farklı etkinlikler oluyor, bazen geçit töreni, bazen çılgın arabaların gösterisi vb. Eğer geç kalırsanız ya da yer kalmazsa giremezsiniz. Günlük eğlence planınızı yaparken bunu da göz önünde bulundurun. Biletleri aldıktan sonra içeride bütün oyuncaklar ücretsiz, sadece oyuncağınızı seçip sıraya girmek kalıyor size. Herhangi bir kontrol vb olmadığı için aynı oyuncağa defalarca binebilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken önemli nokta Walt Disney Studios daha erken, yaklaşık 7:30 civarında kapanıyor, bu nedenle planınızı yaparken kapanış saatlerine de dikkat etmeyi unutmayın.

İçeride Sizi Neler Bekliyor?

En temel olarak 2 farklı park olduğunu söylemiştim: Disneyland Park ve Walt Disney Studios. Disneyland parkın içinde de farklı temalar için ayrılmış bölgeler bulunmakta. Park içinde park bir nevi...

Disneyland Park’ın içinde Main Street, Fantasyland, Frontierland, Adventureland, Discoveryland alanları bulunmakta. Adlarından da anlaşılacağı gibi kimisi teknolojik bir alan, kimisi vahşi batı, kimisi rüyalar ülkesi. Her alanın içinde oradaki temaya uygun oyuncaklar, yürüyüş yolları, hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar bulacaksınız. Beni en çok hayran bırakan kısımlardan birisi de bu aslında. Mesela Adventureland’a girdiğinizde kendinizi Indiana Jones gibi hissediyor, etrafta filmden sahneler görüyorsunuz.  Yiyecek konusunda da aynı, Discoveryland’da uzay burger yerken Frontierland’da Meksika yemekleri bulabilirsiniz. Walt Disney Studios, adından da anlaşıldığı gibi film endüstrisinden bol bol örnekler içeriyor. Turlar ile film setlerine girebilir; uzay geminize göktaşı çarpacak, aracınızla giderken üzerinizde bombalar patlayacak, tonlarca su başınızdan aşağı dökülecek... ve sonra bunların nasıl yapıldığını göreceksiniz. Ancak sunumlar İngilizce ve Fransızca.

Her parkta ve alanda oraya özgü farklı seviyelerde oyuncaklar bulunmakta. En çılgınından en basitine kadar... Haritada oyuncağın tipine göre bütün oyuncaklar renk kodlarıyla da işaretlenmiş. Bu nedenle hangi oyuncak bana göre diye çok düşünmenize gerek kalmıyor.  Ayrıca bazı oyuncaklarda boy şartı aranıyor, özellikle çocukların boylarını kontrol edip alıyorlar, eğer 1 cm bile kısa gelirse çocuk kesinlikle alınmıyor. Bütün oyuncaklarda otomatik fotoğraf makinaları var, en çılgın anlarda, ağzınız bağırmaktan yırtılmak üzereyken ya da korkudan bembeyaz olmuşken çekilmiş fotoğraflarınızı çıkışta satın alabilirsiniz. Fiyatını net hatırlamıyorum ama 10 euro civarındaydı.Her alanın kendine göre güzelliği var, vakit ayırabilirseniz hepsini görmenizi tavsiye ederim. Perili evlerden, altın madenlerine kadar her şey o kadar güzel modellenmiş ki vakit gerçidikçe hayal ile gerçek arasındaki keskin çizginin biraz silinmeye başladığını hissedeceksiniz.

Büyük Gök Gürültüsü Dağı (Big Thunder Mountain)

Büyük Gök Gürültüsü Dağı (Big Thunder Mountain)

Diğer bir konu da alışveriş ve hediyelik eşyalar. İçeride bütün Disney kahramanlarıyla ilgili giyisiden oyuncağa, anahtarlıktan rozete envayi çeşit şey mevcut. Bütün yaşlara uygun birşeyler bulmak mümkün. Bir anı olsun ama ucuz olsun diyen herkes Miki kulakları alıyor. Gerçi ucuz dediğime bakmayın, o da 8-10 euro civarında... Basit bir anahtarlığın bile 4-5 euro olduğunu görünce hayallerinizi biraz ertelemeyi de düşünebilirsiniz :) Ancak  çocukları ile giden aileler hele ki çocuk küçük yaştaysa büyük ihtimalle daha ilk gördüğü oyuncaktan itibaren ciddi bir ağlama krizi içinde bütçenizi zorlayabilir.  Ne yalan söyleyeyim, pahalı olmasa bir Toy Story’den Woddy ve Buzz, Yıldız Savaşlarından bir uzay gemisi alırdım :)

Bilim bakalım bu hangi film ve oyundan?

Fanatikler bunun hangi filme/oyuna ait olduğunu anında bilirler sanırım :)

Fast Pass Nedir?

Oyuncaklarda 2 tane sıra bulunuyor. Bir tanesi süreden bağımsız, istediğiniz zaman girip bekleyebileceğiniz bir sıra, diğeri de zamana bağlı bir sıra. Zamana bağlı sırada, biletinizle önceden aldığınız bileti kullanarak daha az bekleyerek oyuncağa binebiliyorsunuz. Bu süreli bilet alarak giriş olayına “Fast Pass” diyorlar. Özellijkle çok talep gören oyuncakların girişinde Fast Pass bileti alabileceğiniz makinalar bulunmakta. Park giriş biletinizi kullanarak buradan oyuncak için bilet aldığınızda size belli bir aralıkta sıra veriyor. Biletin üzerinde oyuncağa binmek için o bileti kullanacağınız saat aralığı belirtiliyor. Mesela 10:00-10:30, bu aralıkta fast pass sırasına girerek çok daha az bekleyerek oyuncağa binebilirsiniz. Ancak burada dikkat etmeniz gereken konu aç gözlülük yapıp hepsinden bilet almak isterseniz sistem sizi durduruyor, yani bir oyuncak için sıra aldığınızda o saatte başka bir oyuncak için sıra alamıyorsunuz. Bu nedenle bir plan yapmadan her önünüze gelen oyuncaktan Fast Pass almayın. Zaten aletlerde bir sonraki hangi saatler için Fast-Pass verileceği yazıyor, bilet almadan önce bunu da kontrol edin. Çünkü bazen saat 4 te sıra verileceği yazarken normal sırada az insan olduğunda saat 4 e kadar beklemek zorunda kalmayabilirsiniz. Özellikle bir oyuncaktan diğerine olan yürüyüş sırasını mutlaka dikkate alın. Ayrıca FastPass biletleri sınırlı sayıda, bu nedenle çok geç de kalmamak gerekiyor.

Yiyecek – İçecek

Daha önce de bahsettiğim gibi içeride her bölgede o bölgeye özgü mutfakları bulmanız mümkün. Buna ek olarak “Fast Food” tarzında hamburger, sınırsız pizza vb olan yerler de var. Aralarda gezerken atıştırmak için pamuk şeker, patlamış mısır tarzı şeyleri de etrafta görebilirsiniz. Menüler biraz küçük ve en ucuzu genelde 10 euro. En az 2 öğün yemek yiyeceğinizi de düşünürseniz bazen sadece yemeğe bile 30 euro’ya yakın para harcayabilirsiniz. Ancak dışarından yiyecek getirebiliyorsunuz. Benim gördüğüm kadarıyla özellikle birkaç çocuklu aileler genelde kendi getirdiği yiyecekleri yiyordu. Bu nedenle içeri girmeden önce en yakındaki marketten çekinmeden çantanızı doldurun. Park dışında normal restoranlar da var ancak gidip gelmek zaman kaybı, ayrıaca Paris geneli ortalama olarak daha pahalı olduğu için siz tavsiyeme uyun, bir iki tane ekmek arası da hazırlayın :)

Özet olarak...

Disneyland Paris hem merkeze yakın olduğu, hem de son derece farklı ve elenceli bir deneyim sunduğu için Paris’e yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gerektiğini düşündüğüm bir yer. Girerken veya girmeden ne kadar para harcayacağınızı düşünüp biraz canınız sıkılsa da çıkarken, çocuğunuz yoksa mutlaka çocuklarımı da buraya getireceğim diye kendinize söz vererek oradan ayrılacaksınız.

Küçük bir anıyla yazıyı bitirelim: Akşama kadar en çılgın oyuncaklarda ordan oraya savrulduktan sonra sanırım vücut ani ivmelere karşı kendini hazırlamayı öğreniyor.  Trende şehir merkezine doğru ilerlerken azıcık hız değişimi olduğunda ya da tren dönerken kalp atışınız hızlanıyor, yorgunuluğun da etkisiyle yarı uyur vaziyetteki beyniniz şimdi takla atacağız, şimdi savrulacağım diye bütün vücuda işaret gönderiyor. İstemeseniz de biraz geriliyor, sonra normal trende olduğunu anlayıp rahatlıyorsunuz... Eğlence eve dönüş treninde de devam ediyor yani :)

Geçit Töreni

 Günün sonunda yapılan geçit töreninden...

Bu bölümü çocuklarınıza okutmayın :)

Eğer canınız sıkılıyor ve biraz heyecan arıyorsanız bu oyuncakları kaçırmayın:
•    The Twillight Zone Tower of Terror
•    Space Mountain: Mission 2
•    Indiana Jones and the Temple of Peril (en yüksek boy sınırı bu oyuncakta)

Buraya benim en beğendiğim 3 oyuncağı yazdım ama genel olarak bakacak olursak en çok Adventureland’da eğlendiğimi söyleyebilirim. Bazı oyuncaklar hakkında daha ayrıntılı yazılar hazırlıyorum. Yakında onları da ekleyeceğim.

The Twilight Zone Tower of Terror

Arkamdaki kocaman bina Alacakaranlık Kuşağı, Terör Kulesi (Twilight Zone Tower of Terror)... Gerisini siz düşünün artık...