Herkesin taşıdığı, belki taşımak zorunda olduğu; hayatımızın bir parçası haline gelen, oyun oynadığımız, çalar saat olarak kullandığımız; kimimizinki pahalı ve yetenekli, kimimizinki ucuz ve sade...

Evet, doğru tahmin ettiniz. Cep telefonuydu bahsettiğim, yazmaya başlayınca daha iyi anlıyorsunuz aslında cep telefonunun hayatımıza ne kadar girdiğini.

Peki metro ile cep telefonu arasındaki bağlantı nerede?

Giriş kısmında biraz ipucu verdim, büyük olasılıkla da çoktan cep telefonunun yaydığı elektomanyetik dalgalardan bahsedeceğimi anladınız. Bu konuda malesef çok büyük bir bilgi kirliliği var, gazetelerin teknoloji bölümleri yurtdışından buldukları bir yazıyı çevirir size haber diye verir ya da kolundan tutup getirdikleri birisine asıl sormaları gerekenleri değil garip garip şeyleri sorarlar. Bu yazıda yüksek frekans, mikrodalga ya da RF elektroniği olarak da adlandırılan bu konu üzerinde uzun yıllardır çalışmakta olan birisi olarak konu hakkındaki bilgi birikimimi sizle paylaşacağım. Biraz teknik bilgi de verdim, böylece konunun daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

Toplumdaki genel kanı elektromanyetik dalga zararlıdır şeklinde. Bu kabul kesinlik değil, kısmen doğrudur. İnsan bedeni bile çalışırken çeşitli mikrodalga etkileri kullanır... İletişim cihazlarındaki düşük seviyeli mikrodalganın doğrudan zararı üzerine henüz kesin kanıt yoktur. Zarar oluşumu mikrodalganın miktarı ile ilgilidir. Yani ne kadar yüksek güçte elektromanyetik dalgaya ne kadar süre maruz kaldığınızla bağlantılıdır. Elektromanyetik dalgalar boşlukta yani havada ilerlerken bir engele çarptıklarında o engel üzerinde bir akım oluşur. Evet, bildiğiniz elektrik akımı. Aynı şekilde insan bedenine de elektromanyetik dalga çarptığında vücutta bir akım oluşur ve bu akım vücut direncinizle ısıya dönüşür. Eğer bu ısınma miktarı çok küçükse vücut bunu tolere edebilir ve biz de hissetmeyiz. Eğer vücudunuzun atamayacağı kadar büyük bir ısı enerjisi oluşuyorsa bu durumda artık sağlığınız için endişelenmeye başlayabilirsiniz. Henüz kesinleşmese de bazı durumlarda (çok yüksek frekans, anlık yüksek güç gibi) vücut içine işleyen elektromanyetik enerjinin ve hücre bölünmesi gibi hassas süreçlerde soruna yol açabildiği iddia edilmektedir.

Biraz temel bilgiyle konu daha anlaşılır hale gelecektir, nedir bu elektromanyetik? Elektronik devrelerde işaret, elektrik akımı ile taşınır. Hergün kullandığımız bilgisayar, cep telefonu, TV gibi elektronik aletlerin içinde yüzlerce iletken hat ile birbirine bağlı devre elemanları arasında dolaşan akımı, istediğimiz şekilde yönlendirerek ve işleyerek bilgiyi kontrol ederiz ve taşırız. Günümüzün vazgeçilmez bir ihtiyacı olan uzun mesafeye bilgi taşımak gerektiğinde de bunun en ucuz ve verimli yolu; devrelerde elektrik akımı olarak dolaşan bu işareti, elektromanyetik dalgalar boşlukta yayılabildiği için elektromanyetik dalgaya çevirip havaya (daha bilimsel tabirle boşluğa) yaymaktır. Elektrik akımından, elektromanyetik dalgaya dönüşüm de "anten" aracılığı ile yapılır. Buradan şu sonuca varabilirsiniz, kablosuz haberleşen bütün cihazlar anten içerir. Evet, yanlış okumadınız, bu tırnağınız kadar olan Bluetooth cihazlar için de geçerli. Cep telefonlarında da biz görmesek de bir anten bulunmaktadır. Genelde de arka üst kısımda konumlanır. Antenden çıkan işaret baz istasyonundaki antene ulaştığında orada tekrar elektrik akımına dönüştürülerek işlenir.

Şimdi biraz daha teknik bilgi edinelim. Telefonununuz anteninden çıkan elektromanyetik enerjinin bir gücü vardır. Bu güç, işaret boşlukta yayıldıkça, yani işaret ilerledikçe azalacaktır. İşaretin gücü eğer baz istasyonunun algılayabileceğinden daha düşük bir seviyeye düşerse baz istasyonu cep telefonunuzdan gelen işareti algılayamaz. Genel ama yanlış tabiriyle "telefonunuz çekmez". Bu durumda cep telefonu baz istasyonu ile iletişim kuramadığını anlayarak işaretin gücünü arttırır, böylece antenden boşluğa daha güçlü bir işaret yayılır. Tabiki bunu belli bir seviyeye kadar yapabilir. Eğer bodrum katta ya da baz istasyonundan uzaktaysanız telefonunuzun konuşurken daha çok ısındığını tecrübe etmişsinizdir. Dünya Sağlık Örgütü de vücuttaki sıcaklık artışına bağlı olarak frekans, süre vb gibi konuları göz önüne alarak kablosuz haberleşen cihazlar için çıkış gücü sınırları belirlemiştir. Bu kurallara bütün kablosuz iletişim cihazı üreten firmalar uymak zorundadır.

Burada dikkat edilmesi gereken nokto cep telefonları sadece siz konuşurken değil, belli aralıklarla da baz istasyonu ile haberleşir, yani antenden işaret gönderir ve alır. Bağlantı gücünü test eder, bazen de küçük bilgi paketleri gönderir, böylece telefonunuzun hangi baz istasyonuna bağlı olduğu bilgisi tutulur. Bu sayede birisi sizi aradığında hızlı bir şekilde bağlantı sağlanır. Haberlerde bahsi geçen cep telefonu ile izleme de bu sayede yapılmaktadır. Hangi baz istasyonuna ne zaman bağlandığınızın kaydı firmalar tarafından tutulur ve BTK'ya iletilir. Ayrıca güç miktarı da kayıt altına alınır, bu sayede baz istasyonuna uzaklığınız da belirlenmiş olur... Yani siz istemeseniz de cep telefonunuz baz istasyonu ile sürekli olmasa da belli aralıklarla iletişim halindedir.

Sanırım metro ile bağlantısını kurmaya başladınız. Merto istasyonlarında da baz istasyonu olduğu için tren beklerken ya da tren istasyondayken telefonunuz normal güçte baz istasyonu ile rahat rahat iletişim kurabilecektir yani "çekecektir". Fakat tren hareket edip, tünelin içinde ilerledikçe cep telefonunuz baz istasyonu ile haberleşebilmek için daha fazla çıkış gücüne ihtiyaç duyacak, yani daha güçlü elektromanyetik dalga yayacaktır. Peki sorun bunun neresinde? Metroda herkesin cebinde ya da çantasında en az 1 tane cep telefonu olduğunu düşünürseniz durumun vehameti daha net anlaşılacaktır. Bu nedenle, özellikle kalabalık saatlerde farkında olmasak da çok büyük bir elektromanyetik dalgaya maruz kalmaktayız. Durumu daha da kötüleştiren ise metronun tamamen kapalı bir ortam olması ve duvarlardan yansıyıp gelen dalgaların tekrar vücudumuza çarparak etkiyi arttırmasıdır. Kesinleşmiş bir haber olmasa da kapalı alanda maruz kalınan bu etki kısa vadede özellikle kalp pili gibi cihazlar kullanan kişileri etkileyebilir. Nitekim Japonya'daki hemen hemen bütün trenlerde yaşlılar için ayrılan bölümde telefonların uykuya da ya uçuş moduna alınması gerektiği büyük yazılarla belirtilir.

Millet olarak genelde görmediğimiz şeye inanmayız... Pek dikkat etmesek de metrolar, otobüslerde cep telefonunuzu uykuya ya da uçuş konumuna alın diye uyarılar bulunmakta. Bunu kendiniz için yapmasanızda annesinin karnında gün sayan bebekler, çocuk arabasında ya da babasının kucağında uyuyan çocuklar için yapın lütfen.

Kablosuz iletişim cihazları olmadan hayatın çok zor olacağı bir gerçek, onları hayatımızdan da çıkartamayacağımız aşikar, ama biraz dikkatli kullanım ile kendimizi ve sevdiklerimizi olası zararlı etkilerden koruyabiliriz.

Daha temiz bir dünya için, daha temiz bir gelecek için... Çok zor değil, birkaç tuşa basacaksınız sadece...



Cep telefonu ve kablosuz cihaz kullanırken basit ama etkili birkaç tavsitem olacak:
1) Mümkün olduğunca adı cep telefonu olsa da cep telefonunuzu cebinizde taşımayın. İlla taşımanız gerekiyorsa arka kısmı, yani anten içeren kısım vücudunuza dönük olmasın
2) Anten arkada olduğu için çantanızda taşırken de telefonun yere dik bir şekilde telefonun arka kısmı vücudunuza bakmayacak şekilde yerleştirmeye dikkat edin
3) Masada da telefonun arka kısmı size dönük olmasın. Biraz daha ayrıntıya girelim, telefonun ekranı üstte kalacak şekilde yerleştirmeyin, unutmayın, antenler arka kısımda...
4) Telefonu geceleri mümkünse uçuş konumuna, değilse en azından 1 metre kadar uzağa yerleştirin.
5) Uzun süre telefon ile konuşmanız gerekiyorsa kulaklık kullanın.

 
Unutmadan eklemekte fayda var, arada ucuz gazetelerde ya da sürekli birşeyler satan TV kanallarında cep telefonuna yapıştırılan, elektromanyetik dalgaları

emdiğini söyleyen oyuncaklar, etiketler satılmakta. Bu yazıyı okudukdan sonra belki söylememe gerek yok ama eğer elektromantetik dalga emiliyorsa, siz de konuşamazsınız zaten, işaret baz istasyonuna ulaşmamış demektir :) Kaldı ki bu alet emdiği dalgayı ne yapıyor, içinde mi biriktiriyor? Bu tür konularda artık daha uyanık olacağınızdan şüphem yok.

Yakında baz istasyonları ve mikrodalga fırınlar hakkında da bir yazı hazırlayacağım. Ayrıca bazı haberlerde elektromanyetik dalgaları yutan boya perde gibi kavramlardan bahsediliyor, bu konuları da anlatacağım.